Yazı: Berçem Osmanoğulları

Borusan Sürdürülebilir Fayda Programı Koordinatörü Berçem Osmanoğulları, programın ortaya çıkış hikayesini, amacını ve program deneyimlerini anlattı.

Küreselleşme, başlangıçta kültürlerarası etkileşim ve ekonomik refah gibi pozitif yönleri üzerinden ele alınsa da, 2000’lere geldiğimizde toplumsal ve çevresel etkileri ile gündeme gelmeye başladı. Toplumlar ve topluluklar arasında gelir dağılımında, eğitimde, sağlık hizmetlerine erişimde ve çevreye ulaşım gibi alanlarda çok katmanlı eşitsizliklere neden oldu. Özellikle hassas grupların kriz, afet ve savaş dönemlerinde daha da dezavantajlı hale geldiğini gözlemliyoruz.

Önümüzdeki tablo, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarını (SKA’lar), toplumsal ve çevresel meselelerin çözümünde bir yol haritası olarak benimsemeyi ve SKA’ları bütüncül (holistic) bir yaklaşımla değerlendirmeyi gerektiriyor. Bu kapsamda, eşit, adil ve sürdürülebilir bir dünyanın inşa edilmesi için sosyal faydayı merkeze alacak fikirleri, toplumsal dönüşümlere aracılık edebilecek ‘onarıcı’ ve/veya ‘aşındıran’ süreçler ile buluşturmak elzem. Biz de Impact Hub İstanbul olarak, toplumsal ve çevresel meselelere nokta atışı çözümler üretmek için ihtiyaca göre şekillenen destek mekanizmaları oluşturuyoruz. Bu mekanizmalar, sosyal etki odaklı ve uzun vadeli sürdürülebilir modellerin gelişmesine katkı sağlıyor. Tam da bu yüzden, SKA’ların uygulanması çağrısına katkı sağlamak için, Borusan Holding’in desteğiyle Sürdürülebilir Fayda Programı’nı tasarladık.

Sivil toplum çalışanları, akademisyenler, aktivistler, bağımsızlar, topluluk – inisiyatif üyeleri ve sosyal girişimciler; etki aktörleri diye tek bir çatı altında toplayabileceğimiz hedef kitlenin, ekosistemde yeterince görünür ol(a)maması ve terzi usulü (tailored – made) desteklere erişememesi sorununa çözüm getirme ana misyonu üzerinden etki aktörlerinin etki hikayelerini, geniş kitlelerle buluşturmak üzere yola çıktık.

Borusan Sürdürülebilir Fayda Programı’nın ilk dönem katılımcıları, Ayşe Arman ile Borusan Holding Perili Köşk’te.

Dönüşüme Davet: Borusan Sürdürülebilir Fayda Programı

Borusan Sürdürülebilir Fayda Programı, toplumsal ve çevresel meselelerin çözümüne yönelik hedef kitlesini etkilemek ve harekete geçirmek üzere yola çıkmış, yenilikçi yöntemler kullanan ve sosyal etki potansiyeli yüksek projelerin desteklendiği bir kapasite geliştirme ve hibe programıdır. Programın ilk döneminde, iklim krizi ile mücadele ve eşitsizliklerin azaltılması ana temaları çerçevesinde 3 ekibe kapasite geliştirme desteği (birebir mentorluk, koçluk, eğitim, görünürlük, etki ağlarına dahil olma fırsatı vb.) sunarken, ikinci dönemde ise deprem bölgesindeki eğitim, çevre, istihdam, sağlık gibi temel problem alanlarında proje üreten 4 ekibe destek olduk. Aralık 2024 – Haziran 2025 arasında gerçekleşecek yeni dönemde ise iklim krizi ile mücadele ve eşitsizliklerin azaltılması ana temaları ile ilerleyerek yenilikçi ve kalıcı çözümler üreten 3 projeyi destekleyeceğiz.

Desteklediğimiz etki aktörlerinin, tek seferlik projeler gerçekleştirme, sadece indikatörlerin tamamlanmasına odaklanan ve ardından yeni bir projeye başlama tutumu yerine, sürdürülebilir bir model inşa etmeleri için onlara, değişim teorisi yaklaşımı ile etki odaklı düşünme becerisi kazandırıyoruz. Yaklaşık 6 aylık proje uygulama sürecinde ekiplere, kapasite ve finansal desteklerin yanı sıra, etki yönetimi, ağ ve topluluk ve iş birliği geliştirme gibi alanlarda da dayanıklılıklarını güçlendirmeye destek oluyoruz.
Bu doğrultuda, programın desteklediği etki aktörleri aracılığıyla, toplumun çok tipli-geniş ve hassas kesimlerini olumlu yönde etkileyebilecek güçlü bir alan ve bir çarpan etkisi yaratıyoruz. Etki aktörlerinin ekosistemde kalıcı ve öncü bir yer edinmesini sağlamak, etkilenen kitlenin desteklenmesine ve güçlenmesine ortam hazırlar; dolayısıyla bu program, toplumsal dönüşümün kapısını eşelemenin ötesinde bir dinamiğe sahip.

Desteklenen Projeler

Programın ilk dönem mezunu Zaman Yolcusu Kreta animasyon filmi, Hatay’da ilk gösterimini yaptıktan sonra, şimdilerde ilkokullarda ve ortaokullarda çocuklara iklim krizinin etkilerini anlatıyor ve film festivallerinden ödüllerle dönüyor. Yakın zamanda ise Kreta, uzun metrajlı bir film olmaya hazırlanıyor. Umut Pina ise, Pina’ların ve Marmara Denizinin korunması için bilimsel çalışmalar yapıyor, balıkçıları, denizcileri, turizmcileri ve ilgili bakanlık yetkililerini harekete geçirirken vatandaşları da çözüme dahil ederek geniş bir farkındalık ve savunuculuk faaliyeti yürütmeye devam ediyor. Erdek Ticaret Odasının ve Erdek Belediyesi’nin desteğiyle, Erdek’te yer alan otellerde ve plajlarda pinalarla ilgili uyarı levhaları ve afişler bulunuyor ve halktan “burada pina gördük, gelip bakar mısınız? mesajları geliyor. Aynı zamanda, programın topluluk oluşturma desteği kapsamında, bu 2 ekip arasında gelişen iş birliği ile Cam Balık’ın Marmara denizine dalış yaptığı iklim dostu çocuk kitabı Cam Balık’ın Yolculuğu Umut Pina, raflarda yerini aldı.

Programın ikinci dönemindeki projeler vasıtasıyla, Sağlık Hakkı Derneği’nin deprem bölgesindeki kadınların cinsel sağlık ve üreme sağlığı problemlerine dikkat çekmek ve bu sorunları azaltmak üzere elçiler yetiştirilmesine; erişilebilir bir Hatay için karar alıcıları harekete geçmeye davet eden Erişilebilir Her Şey’in ses getiren dijital bir kampanya düzenlenmesine; Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı Derneği’nin toplumsal cinsiyet eşitliği odaklı bir afet yönetimi için Hatay ve Maraş’taki kadın liderlerin güçlenmesine; Çiftçiden Eve’nin deprem bölgesindeki üreticilerin ürünlerinlerinin tanıtılmasına-satılmasına ve tarımsal kalkınmaya destek olduk. Böylelikle, afet dönemlerinde ortaya çıkan akut problemlerin çözümüne, görünür olan eşitsizliklerin azaltılmasına, orta ve uzun vadede deprem bölgesindeki yeniden inşa sürecine katkı sağlamak için proje ekiplerine eşlik ettik. Sağlık elçileri, Hatay’daki kadınlara destek olmaya, “engeller inşa edilir” adlı kampanya geniş kitlelere ulaşmaya, kadın liderlerin bulundukları alanlardaki güçlü temsiliyeti ve üreticilerin geçimlerini sağlaması ve bölgedeki üretimi yaşatma motivasyonları devam ediyor.

Sonuç Yerine

Sürdürülebilirlik kavramına, SKA’lara, sosyal faydaya ve toplumsal dönüşüm alanlarına bütüncül bakmak, ilk bakışta “peki nereden başlayacağım?” sorusunu akla getirebilir. İşte, Borusan Sürdürülebilir Fayda Programının hikayesi, tam da burada öne çıkıyor. Borusan Holding ile sivil toplum ve girişimcilik arasında etki odaklı iş birliklerine aracılık ederek, iyi örnekler sunmamız ve yeni etki aktörlerini ekosisteme dahil etmemiz, programın etkisini ortaya koyuyor. Sorunuzun cevabını, bu hikâyede bulabilirsiniz ve belki bu gibi programlar – çalışmalar tasarlayabilirsiniz.

Toplumsal ve çevresel eşitsizliklere karşı harekete geçmek için makro değişimleri, Godot’yu bekler gibi beklemek yerine, sivil toplum aktörlerini, aktivistleri, sosyal girişimcileri, toplulukları ve iş dünyasını, krizlerin ve eşitsizliklerin çözümüne dahil ederek rotamızı, daha çok sistematik aşındırma gibi içeriden dönüşüme veya onarıcı bir kolektif eylemliliğe çevirmeliyiz. Bu rotada denizin dalgalı olduğunu biliyorum ve bazen romantik bazen de bir psiko-gerilim filminin içerisindeymiş gibi hissediyorum; ama o duşun perdesini ‘birlikte’ çektikten sonra Kim Korkar Hain Hitchcock’(lar)dan değil mi?

Borusan Sürdürülebilir Fayda Programı’nın “Geçmiş Dönemler” menüsünden, desteklenen projelerle ilgili daha fazla bilgiye ulaşabilirsiniz. Projelerin etki odaklı hikayelerini içeren ve yönetmenliğini Vedat Atasoy’un üstlendiği belgesel çalışmalarını izlemek için buraya tıklayabilirsiniz.

İklim krizinden toplumsal cinsiyet eşitsizliğine kadar sosyal ve çevresel problemlerin çözümüne odaklanan programlar geliştiriyoruz. Programlarımız aracılığıyla her sene fikir aşamasından ileri aşamaya kadar, ortalama 50 girişimciye iş fikirlerini başarılı kılmak için eğitim, mentorluk, finansman, iş geliştirme, görünürlük ve ağ desteği gibi çeşitli destekler veriyoruz. Programlarımızı keşfetmek için sayfamızı ziyaret edin.

Programlarımızı keşfedin.

Günümüzün hızla değişen iş dünyasında, bağımsız çalışanlar, girişimciler ve küçük ekipler için ortak çalışma ortamlarının, esnek ve ilham verici olması her zamankinden daha önemli. Impact Hub İstanbul, bu ihtiyacı karşılayan yenilikçi bir coworking alanı olarak, üyelerine sadece bir ofis değil, geniş bir topluluk ve iş birliği fırsatları sunuyor.

Impact Hub sadece bir ortak çalışma alanı değil, aynı zamanda sürdürülebilirlik, sosyal etki ve yenilikçilik odaklı bireylerin bir araya geldiği, paylaşım ve iş birliğine dayalı bir ekosistem. Bu ekosistemin aktif bir katılımcısı olan kişiler “Hubber” olarak adlandırılır, çünkü ortak çalışma ve mikro ofis üyelerimiz sadece bir mekân kullanıcısı değil, aynı zamanda bu küresel ağın bir parçasıdırlar ve topluluğun enerjisine, çalışmalarına ve değerlerine katkı sağlarlar.

Gelin, Impact Hub İstanbul’a üye olmanın sunduğu avantajlara yakından bakalım.

Sanal Ofis İmkânı

Eğer fiziksel bir çalışma alanına ihtiyacınız yoksa ancak profesyonel bir iş adresi ve posta yönetimi hizmetleri arıyorsanız, sanal ofis çözümlerimiz tam size göre. İstanbul’un merkezi konumunda bir iş adresine sanal ofis çözümüyle sahip olurken, toplantı odalarımızı ve ortak çalışma alanlarımızı ihtiyaç duyduğunuz anlarda kullanma esnekliğine de sahip olabilirsiniz. Sanal ofis üyeliği sayesinde hem maliyet avantajı elde edebilir hem de güçlü bir ağın parçası olabilirsiniz.

İlham Verici ve Yaratıcı Ortam

Impact Hub İstanbul, 650 m²’lik geniş bir alanda sunduğu ferah ve ilham verici tasarımıyla, iş birliğini ve üretkenliği teşvik ediyor. Üç kata yayılmış, gün ışığı alan, modern dekorasyonuyla dikkat çeken bu alan, bireysel girişimcilerden küçük ekiplere kadar herkes için verimli bir çalışma ortamı sunuyor. Dinlenme köşeleri, teras, açık mutfak ve sosyalleşmek için konforlu alanlarıyla, sadece çalışmakla kalmaz, aynı zamanda yaratıcılığınızı besleyebilecek sohbetlere de dahil olabilirsiniz.

Hubber deneyimi: “Hub’ın coworking alanında çok olumlu bir enerji var. Farklı disiplin ve sektörlerden, ortak amacı fayda ve etki üretmek olan insanlarla mutfak sohbetleri hem ufuk açıyor, hem de çapraz sektörler arası iş birliği kuruyoruz.”
— Impact Hub İstanbul Üyesi

Geniş Bir Ağ ve İş Birliği Fırsatları

Impact Hub İstanbul’da coworking üyesi olduğunuzda, 24.000’in üzerinde üyesi bulunan global bir topluluğa katılma şansı elde edersiniz. Bu geniş ağ sayesinde yeni iş fırsatları, projeler ve ortaklıklar kurabilir, farklı disiplinlerden bireylerle birlikte çalışabilirsiniz. Etkinlikler, atölye çalışmaları ve eğitim programlarıyla hem kendinizi geliştirebilir hem de iş dünyasında önemli bağlantılar kurabilirsiniz.

Hubber deneyimi: “Etki odaklı bir girişim, etki konuşmalarının merkezinde olmalı. Impact Hub da İstanbul’daki doğru merkez. Aynı zamanda ev konforunda ofis profesyonelliği sunması bizim için değerli.”
— Impact Hub İstanbul Üyesi

Esnek Üyelik Seçenekleri ve İyi Hissettiren Çalışma Alanı

Impact Hub İstanbul, her ihtiyaca uygun esnek üyelik seçenekleri sunar. İster sabit bir masa isterseniz de esnek bir masada çalışmayı tercih edin, ihtiyacınıza uygun bir üyelik tarifesi bulabilirsiniz. Hub’da ayrıca misafirlerinizi ücretsiz olarak ağırlayabilir, ekip arkadaşlarınızı belli bir saate/güne kadar alana davet edip birlikte çalışma imkânı bulabilirsiniz. 300 mbps’ye varan yüksek hızlı internet, güvenli altyapı ve farklı ses seviyelerine sahip çalışma alanları sayesinde işinizi verimli bir şekilde sürdürebilirsiniz. Ayrıca, mikro ofisler ile 2-8 kişilik ekipleriniz için modern ve ergonomik tasarımlı çalışma alanları da mevcut. Mikro ofisler de dahil olmak üzere tüm üyelik tarifelerimizi görmek için sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

Hubber deneyimi: “Impact Hub İstanbul’da ofis üyesi olmanın en güzel tarafı, konforlu ve saygılı bir çalışma ortamı içerisinde güzel bir enerji ile çalışabilmek. Her an her konuda Impact Hub İstanbul ailesinden yardım isteyebileceğimizi bilmek.”
— Novus, Şubat 2023 Üyesi

Yerel ve Global Avantajlar

Impact Hub İstanbul coworking üyeleri sadece yerel bir topluluğa değil, aynı zamanda küresel bir ağa da erişim sağlar. Coworking üyeleri, Impact Hub’ın dünya genelindeki 100’den fazla lokasyonunu ziyaret edebilir ve her yıl Hub Passport ile bu lokasyonlarda 3 günlük ücretsiz kullanım hakkı elde edebilirsiniz. Ayrıca, çalışma alanlarımıza üye olarak, Impact Hub’ın çevrimiçi paylaşım ve networking platformuna erişirsiniz ve çalışmalarınızı geliştirmek ve iş birliği fırsatlarını keşfetmek için gereken tüm kaynaklara ulaşabilirsiniz.

Hubber Olmanın Avantajları:

  • 24.000’den fazla üyesi olan bir ağa katılma fırsatı
  • Dünyadaki tüm Impact Hub’larda ücretsiz çalışma alanı kullanım hakkı
  • Üyelere özel düzenlenen etkinlikler, atölyeler ve networking imkanları
  • Çeşitli eğitim ve programlara erişim
  • Toplantı odası ve etkinlik alanı kiralamalarında özel indirimler

Etkinlikler ve İş birlikleri

Impact Hub İstanbul, sadece bir coworking alanı değil, aynı zamanda yerelde ve globalde iş birliğini teşvik eden bir topluluktur. Çalıştığınız sektör, sahip olduğunuz uzmanlık ne olursa olsun Impact Hub İstanbul’da hem bireysel çalışmalarınızı yürütebilir hem de sosyal etki ve sürdürülebilirlik ekosistemi ile dirsek temasında olabilirsiniz. Gerçekleştirilen etkinliklere katılarak hem yeni bilgiler edinebilir hem de iş dünyasında değerli bağlantılar kurabilirsiniz. Sadece üyelerimize gönderdiğimiz düzenli bültenlerimiz ile girişimcilik destek programlarımızı yakından takip edebilir, başvuru süreçlerine dahil olarak desteklenme şansı elde edebilirsiniz. Çalışma alanlarına ek olarak, toplantı odaları veya etkinlik alanında kendi çalışmalarınız için toplantılar veya etkinlikler düzenleyebilirsiniz.

Hubber deneyimi:
“Impact Hub İstanbul’da çalışmak, iş birliği fırsatları yaratmanın yanı sıra yaratıcı düşüncelerimi geliştirmeme yardımcı oldu.”
— Program Katılımcısı / Etki Girişimcisi

Hubber deneyimi:
“Impact Hub İstanbul’un ev sahipliğinde, etkinliğimizi istediğimiz gibi bir yaratıcı atmosferde, samimi bir şekilde gerçekleştirdik. Hub ekibi bize her konuda yardımcı oldu.”
— Etkinlik Sahibi / Kurum temsilcisi

Sonuç Olarak: Impact Hub İstanbul’un çalışma alanları için üyelik seçenekleri sizi bekliyor!

Kendi işinizi büyütmek, ilham verici bir topluluğa katılmak ve yaratıcı bir coworking alanında çalışmak istiyorsanız, Impact Hub İstanbul tam size göre. İster bireysel girişimci olun, ister küçük bir ekip sahibi, Impact Hub İstanbul’da sizi bekleyen geniş ağ ve ilham verici çalışma ortamı ile tanışmaya davet ediyoruz.

İster bireysel girişimci olun, ister mikro bir işletme sahibi, Impact Hub İstanbul’un üyelerine sunduğu dinamik ortamda yaratıcılığınızı ve potansiyelinizi keşfedebilirsiniz. Sizi ofisinizden daha fazlasına davet ediyoruz. Impact Hub İstanbul’a üye olarak, işinizi büyütmek için ilham verici bir topluluğa ve geniş bir ağa erişim sağlayın. Bireysel ve mikro ofis üyeleri olarak, sürdürülebilirlik, sosyal etki ve inovasyon alanlarında projelerinizi desteklemek için gereken kaynakları bulacaksınız.

Üye Ol

İş dünyasında başarılı olmanın yolu, yalnızca iyi bir ürün veya hizmet sunmakla sınırlı değildir. Aynı zamanda pazar dinamiklerini anlamayı, ürün/hizmet ve pazar uyumunu doğru bir şekilde yakalamayı gerektirir. Bu nedenle, Impact First programımız kapsamında Boston Consulting Group (BCG) uzmanları tarafından verilen eğitimde talep analizi (demand analysis), pazar büyüklüğü analizi (market sizing) ve pazar segmentasyonu (market segmentation) konularını detaylı olarak inceledik. Bu yazıda, eğitimde öne çıkan temel başlıkları ve sosyal girişimler için stratejik tavsiyeleri derledik.

Talep Analizi Nedir ve Neden Gereklidir?

Talep analizi, bir işletmenin pazarını derinlemesine anlamasını ve bu pazarda karşılaşabileceği fırsatları tespit etmesini sağlar. Bu analiz, pazarın dinamiklerini ve müşteri beklentilerini anlamaya odaklanarak, işletmelerin stratejik avantaj elde etmesine yardımcı olur. Pazardaki talebin doğru bir şekilde analiz edilmesi, ürün ve hizmetlerin müşteri ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesine imkan tanıyarak girişimin başarı şansını arttırır.

Pazar Büyüklüğünün Hesaplanması: “Top-Down (Genelden Özele)” ve “Bottom-Up (Özelden Genele)” Yaklaşımlar

Pazar büyüklüğünü hesaplamada iki ana yaklaşım öne çıkar:

  • “Top-Down” Yaklaşım: Daha geniş bir pazarın verilerine dayanarak daha spesifik bir alt pazarın büyüklüğünü tahminlemek için kullanılır. Genellikle olgun ve iyi tanımlanmış pazarlarda tercih edilir.
  • “Bottom-Up” Yaklaşım: Bu yöntem, daha ayrıntılı ve spesifik verilerden hareketle pazar büyüklüğünü hesaplarken kullanılır. Karmaşık veya henüz tam olarak tanımlanmamış pazarlarda daha çok tercih edilir. Bu yaklaşımda, bir işletmenin veya ürünün pazar payı, satış verileri, müşteri sayısı ve fiyatlandırma gibi doğrudan veriler kullanılır.

Her iki yöntemin de güçlü ve zayıf yönleri vardır, bu nedenle doğru sonuçlara ulaşmak için her iki yaklaşımı bir arada kullanmak faydalı olabilir. Böylece, iki yaklaşımın da sonuçları karşılaştırılarak nihai bir pazar büyüklüğü tahmini yapılabilir.

Pazar Segmentasyonu: B2B ve B2C Segmentasyon Yaklaşımları

Pazar segmentasyonu, pazarı endüstri, ürün veya müşteri gibi farklı gruplara ayırarak, bu grupların özel ihtiyaçlarına uygun stratejiler geliştirmeyi sağlar. Doğru ve etkili bir segmentasyon, işletmenin pazar payını artırmasına ve rekabet avantajı kazanmasına önemli ölçüde katkıda bulunur. Pazar segmentasyonu yaklaşımları girişimin hizmet verdiği müşteri gruplarına göre farklılık gösterir.

İşletmeler arası (B2B) pazarlarda etkili pazar segmentasyonu, müşteri gruplarının ihtiyaçlarına ve davranışlarına göre stratejiler geliştirmek için kritik bir rol oynar. Sektör, ürün, müşteri büyüklüğü, ekipman üreticileri ile son kullanıcılar arasındaki farklar, merkezi ve merkezi olmayan müşteriler ile mevcut ve yeni müşteriler gibi segmentler, pazarlama, satış ve ürün geliştirme stratejilerini şekillendirmede temel alınır.

Son tüketici pazarlarda ise (B2C) tüketici segmentasyonu, demografik özellikler, kullanım durumu, aktivite sıklığı, deneyim seviyesi, sadakat düzeyi ve değerler gibi çeşitli kriterlere göre gerçekleştirilir. Bu segmentasyon yaklaşımları, tüketicilerin farklı ihtiyaçlarını ve davranışlarını anlamaya yardımcı olarak, hedefli pazarlama stratejileri geliştirmeyi sağlar.

Girişimler segmentleri değerlendirirken üç ana kritere odaklanmalıdır: Çekicilik, ekonomik fizibilite ve temel başarı faktörleri. Çekicilik, pazarın büyüklüğü, büyüme oranları ve rekabet engelleri gibi unsurları içerir. Ekonomik fizibilite, segmentin kârlılığı ve maliyet etkinliğini değerlendirir. Temel başarı faktörleri ise, segment ihtiyaçlarının ürün veya hizmetlerle uyumu ve bu ihtiyaçların karşılanma potansiyelini kapsar.

Başarılı Bir Talep Analizi Yapılabilmesi için Neler Gereklidir?

  • Açık Veri Kaynaklarını Kullanarak Tahminleme Yapın: Ücretsiz ve erişilebilir veri tabanları, akademik makaleler, sektör raporları ve kamuya açık istatistikler gibi açık kaynaklardan yararlanarak, pazar araştırması için ihtiyaç duyduğunuz verileri elde edebilirsiniz. Bu kaynaklar, özellikle bütçe kısıtlamaları olan girişimler için değerli bir alternatif sunar ve genellikle geniş bir veri yelpazesine ulaşmanızı sağlar. Ayrıca, bu açık veri kaynaklarından elde edilen veriler ücretsiz olarak mevcut olmayan bazı verileri tahminlemede kullanılabilir.
  • Pazar Tanımlamasını Doğru ve Etkili Bir Şekilde Yapın: Pazarın doğru tanımlanması, stratejik kararlar alırken kritik bir rol oynar. Pazarın tek bir segmentine odaklanan dar bir pazar tanımı, diğer segmentlerde olan fırsatları görmenizi engelleyerek potansiyelinizi sınırlayabilirken; geniş bir tanım, farklı müşteri ihtiyaçlarını gözden kaçırmanıza neden olabilir. Dengeli bir pazar tanımı, hedef kitlenizi ve pazar potansiyelinizi doğru belirlemenizi sağlar.
  • Karşılıklı Olarak Münhasır, Toplu Olarak Kapsamlı (“MECE” – Mutually Exclusive and Collectively Exhaustive) Prensibini Uygulayın: Pazar segmentlerini, birbirleriyle örtüşmeyecek şekilde tanımlayın ve birlikte tüm pazarı kapsadıklarından emin olun. Her segment, yalnızca kendine özgü müşteri gruplarını içermeli, böylece segmentler arasında bir karışıklık veya boşluk oluşmamalıdır. Bu sayede, pazarın net bir şekilde bölümlenmesini ve her segmentin kendi içinde tutarlı olmasını sağlayabilirsiniz.
  • Nicel ve Nitel Analizleri Birleştirin: Pazar segmentasyonunuzu güçlendirmek için hem nicel hem de nitel analizleri bir arada kullanın. Nicel analizler, sayısal verilere dayalı içgörüler sunarken, nitel analizler müşteri davranışlarını anlamanıza yardımcı olur. Bu iki yaklaşımı birleştirerek segmentlerinizi ve müşterilerinizi daha iyi anlayarak isabetli stratejiler geliştirebilirsiniz.
  • Mentor ve Danışmanlardan Destek Alın: Bir girişimcilik destek programına katılarak pazar büyüklüğü tahminlemesi yaparken mentor ve danışmanlardan destek alabilirsiniz. Bu uzmanlar, pazar analizi yaparken size farklı bilgiler ve yöntemler sunabilirler. Ayrıca, geniş network’leri aracılığıyla daha fazla veri ve kaynağa erişmenizi sağlayabilirler.

Öneriler ve Sonuç

Pazar analizi ve segmentasyon, işletmelerin stratejik kararlar almalarında kritik araçlardır. Doğru yapılan bir analiz, hangi pazarlara girileceğini ve hangi müşteri gruplarına odaklanılacağını belirlerken, rekabet avantajı kazanmak için de gerekli bilgileri sağlar. İşletmenizin pazarını anlamak ve buna göre hareket etmek, sürdürülebilir başarıya giden yolda atılacak en önemli adımdır. Pazara girerken, rekabet gücünü değerlendirmek, hedef pazarın büyüme oranlarını araştırmak, giriş zorluklarını analiz etmek ve pazar segmentasyonunu işin ekonomisiyle ilişkilendirmek büyük fayda sağlayacaktır.

Impact First programımız kapsamında seçilen girişimleri, pazar analizini en doğru şekilde yapmalarını ve ihtiyaçlarına yönelik stratejik kararlar almalarını desteklemek üzere uzman mentorlarla eşleştiriyoruz. Ayrıca stratejilerini hayata geçirmelerine yardımcı olacak partnerlerle buluşturuyor ve yatırımcılara erişimlerini sağlıyoruz.

Devam eden programlarımızı incelemek için bu sayfayı ziyaret edin ve başvuru süreçlerini takip etmek için sosyal medya hesaplarımızı takip edin.

İklim krizinden toplumsal cinsiyet eşitsizliğine kadar sosyal ve çevresel problemlerin çözümüne odaklanan programlar geliştiriyoruz. Programlarımız aracılığıyla her sene fikir aşamasından ileri aşamaya kadar, ortalama 50 girişimciye iş fikirlerini başarılı kılmak için eğitim, mentorluk, finansman, iş geliştirme, görünürlük ve ağ desteği gibi çeşitli destekler veriyoruz. Programlarımızı keşfetmek için sayfamızı ziyaret edin.

Programları keşfedin.

Yazı: Sima Ertem

Impact Hub Istanbul ve Abdi İbrahim, Doz kapsamında yenilikçi sağlık ve sürdürülebilirlik teknolojileri geliştiren etki odaklı çözümleri arıyor. Doz proje koordinatörü Sima Ertem, sağlıkta sosyal inovasyonun Dünya’daki durumu ile Doz programını nasıl konumlandırdığımızı ve mezunların hikâyelerini anlattı.

Abdi İbrahim için tasarladığımız ve uygulama partnerliğini de üstlendiğimiz Sağlıkta Sosyal İnovasyon Programı: Doz 2024 döngüsünde yeni sağlık ve sürdürülebilirlik çözümlerini tanımak ve bu çözümleri Abdi İbrahim ile bir araya getirmek için kolları sıvadık.

Dünyada sağlıkta inovasyon ne durumda?

Dünya çapında, dijital sağlık çözümleri ve uzaktan hasta takibi gibi yenilikçi uygulamalar, sağlık hizmetlerinin erişimini ve kalitesini artırmaya devam ediyor. Sağlıkta sosyal inovasyon, toplumun sağlık ihtiyaçlarına yönelik yaratıcı ve etkili çözümler sunarken, sürdürülebilirlik ve erişilebilirlik konularına da odaklanıyor. Özellikle tele sağlık, yapay zeka destekli teşhis ve tedavi yöntemleri, giyilebilir sağlık teknolojileri gibi alanlarda büyük ilerlemeler kaydedilirken, dünya devi ilaç firmaları da aynı zamanda ürün içerikleri ve ambalajlarının karbon ayak izini düşürmek için döngüselliğe yöneliyor. 

Türkiye’de ve dünya çapında yatırımcıların da daha çok radarına girmeye başlayan sağlık ve biyoteknoloji girişimleri, aldıkları yatırımlarla da başarı hikayelerini büyütmeye devam ediyor. Uzaktan hasta takibi ve yönetimi sağlayan Livongo, genetik testler ve kişiselleştirilmiş tedavi önerileri sunan 23andMe ve dijital terapi platformu olarak bilinen Omada Health gibi global örnekler, büyük yatırımlar alarak sağlık hizmetlerinin daha geniş kitlelere ulaştırılmasını sağlayarak sağlık sektörüne teknoloji ışığında yön vermeye devam ediyor.

Sağlık alanında etki yaratmak için ihtiyacınız olan Doz ile yanınızdayız!

Sosyal girişimcilik ve etki girişimciliği alanında 7 yılı aşkın süreçte birçok farklı dikeyde aktif girişimi fikir geliştirme aşaması ile başlayarak pazara çıkış ve işbirlikleri ile ölçeklenmeye dek destekleyen bir kurum olarak, sürdürülebilirlik ve döngüsellik alanındaki deneyimlerinimize, 2021 yılı itibariyle Doz ile sağlık ve biyoteknolojiyi de ekledik.

Ekip olarak girişimcilerin en çok zorlandıkları noktalar olan sağlık alanındaki değişken regülasyonlar, patent ve sertifikasyon süreçleri de dahil, işlerini geliştirmeye dair tüm ihtiyaçları derinlemesine görüşmeler ile belirliyor, Abdi İbrahim mentorlarının sektörel uzmanlığı ve know how’ı ile birleştirerek seçilen girişimlere bu zorlu yolculukta eşlik ediyoruz. Tüm özel sektör partnerlerimizle yaptığımız gibi, girişimcilerle çalışma pratiğini onların kurum kültürüne uyumlu olarak iyileştirmek üzere de bir yol göstericilik yapıyoruz.

Bu ihtiyaçlar ve deneyimlerden yola çıkarak destek tasarımını güncellediğimiz Doz, bu kez çözümlerin bulunduğu aşamaya göre özelleştirilmiş iki ayrı süreç sunuyor: Doz: Kuluçka ve Doz: Kurumsal Partnerlik.

Doz: Kuluçka, sağlık sektörünü ileri taşıyacak potansiyele sahip girişimleri kuluçka programı ile desteklemeyi amaçlarken, Doz: Kurumsal Partnerlik ise Abdi İbrahim’in stratejik inovasyon ihtiyaçlarına kurumsal partnerlik geliştirme süreci ile çözüm arayacak. 

Doz: Kuluçka ve Doz: Kurumsal Partnerlik

İş modeli doğrulamasını yapan veya pazara yeni giren ekipler, Doz: Kuluçka programı kapsamında, kurum içi mentorluk, iş geliştirme eğitimleri, ürün geliştirme destekleri alma ve Impact Hub Istanbul üyeliği hakkı kazanma şansını elde edecek. Program sonunda seçilen bir girişim ise tohum destek ödülünün sahibi olacak.

Kurumsal partnerlik potansiyeli taşıyan çözümler ise, Abdi İbrahim ile partnerlik görüşmelerine davet edilecek ve bu süreçte Abdi İbrahim’in tedarikçi ağına katılma ve son teknoloji laboratuvarlarıyla Ar-Ge süreçlerini güçlendirme şansını elde edecek.

Odak Alanları

Biyoteknoloji ve ilaç, önleyici tıp ve wellbeing, sürdürülebilirlik ve alternatif ambalajlar gibi geniş bir yelpazede çözüm üreten girişimler programa başvurabilir. Çözümünüzün program odak alanlarına girip girmediğini görmek için bağlantıya göz atabilirsiniz. 

Doz Hikâyeleri

Doz bugüne dek girişimcilik süreçlerinin farklı aşamalarında olan birçok girişimi, Impact Hub Istanbul’un koçluğu ve eğitimlerinden beslenerek, Abdi İbrahim’in sektörel know how ve işbirliğinin gücünü alarak destekledi.

2023 yılında, ölçeklenme aşamasındaki girişimcilerden Abdi İbrahim’in yatırım önceliği olan alanlarda aktif olan ve stratejik inovasyon ihtiyaçlarına cevap verme potansiyeli taşıyan 8 girişim, Impact Hub Istanbul yürütücülüğünde gerçekleşen derinlemesine keşif toplantıları sonrasında, iş geliştirme kapsamında fabrika ziyaretleri ile özelleştirilmiş çözümler ve prototip geliştirme üzerine kurumsal süreçlere dahil oldular.

Doz Kuluçka programı mezunları da pazara çıkış öncesi Abdi İbrahim’den ar-ge ve iş geliştirme desteği almaya devam ederken kurumsal ihtiyaçlarla örtüşen noktalarda işbirlikleri geliştirerek tedarikçi ağına katıldılar.

Tüketicilerin kullanabileceği yapay zeka destekli kompakt bir ultrason teknolojisi sunan PONS, programın ilk döngüsünün kazananlarından biri olarak, hastaların bulgularını doktorları ile dijital ortamdan paylaşma imkanı sağlayarak onların hayatını kolaylaştırmaya Amerika pazarında büyüyerek devam ediyor.

Kuluçka Programı Jüri Özel Ödülü’nün sahipleri; balkabağı kabuğu atıklarını kullanan biyomateryaller üreten BIODIF ve yanık tedavilerinde kullanılan Mumurgan; ilaç kapsülü yerine kullanılabilen az kimyasal ve zengin vitamin içerikli alternatifler üretmek ve yeni nesil yara örtüsü ürününü geliştirmeleri amacıyla için Abdi İbrahim uzmanları ile yakın çalışarak Ar-Ge sürecinde önemli yol kat etti.

Kronik hastalıklarla mücadele eden çocukların hastane ve tıbbi işlem korkularını yenmelerini ve psikolojik dayanıklıklarını artırmayı hedefleyen Hastane Arkadaşım İda, kendi çalışmalarına ek olarak Abdi İbrahim Vakfı İyilik Evi’nde destek alan çocuklarla bir araya geliyor. 

İşbirliği geliştirme kapsamında ürün ambalajlarında döngüsel çözümler sunan girişimler ise Abdi İbrahim ile birlikte karbon ayak izini nötrleme yolunda önemli fark yaratacak ürün denemeleri ve testlerine devam ediyorlar.

Detaylar ve başvuru için

Geleceğin sağlık ve sürdürülebilirlik liderleri arasında yer almak için Abdi İbrahim Sağlıkta Sosyal İnovasyon Programı: Doz’a şimdi başvurabilirsiniz. Başvurular, programın web sitesi üzerinden online olarak alınmaktadır. Daha fazla bilgi ve başvuru için istanbul.impacthub.net/doz2024/ adresini ziyaret edebilirsiniz.

İklim krizinden toplumsal cinsiyet eşitsizliğine kadar sosyal ve çevresel problemlerin çözümüne odaklanan programlar geliştiriyoruz. Programlarımız aracılığıyla her sene fikir aşamasından ileri aşamaya kadar, ortalama 50 girişimciye iş fikirlerini başarılı kılmak için eğitim, mentorluk, finansman, iş geliştirme, görünürlük ve ağ desteği gibi çeşitli destekler veriyoruz. Programlarımızı keşfetmek için sayfamızı ziyaret edin.

Programları keşfedin.

Yazı: Ekin Gök*

Portekiz, Sesimbra’daki Global Gathering’den yeni döndük ve yaşadığımız bu deneyimi küresel bir ağ olan Impact Hub Network’ü size daha iyi anlatabilmek adına paylaşmayı anlamlı buluyoruz. Etkinlikte, 95 farklı Impact Hub’dan gelen 140’tan fazla katılımcıyla bir aradaydık. Üç gün boyunca birbirimizden ilham aldık, iş birliği yaptık ve bolca eğlendik.

Küresel buluşmanın teması olan “Entegre Ol, Yenilik Yap ve Geliş”, orman ekosistemi ve içinde yer alan ağaçlar metaforu üzerinden şekillendi. Bu metaforda ağaçları birbirine bağlayarak beslenmesine katkı sağlayan karmaşık miselyum ağı ise Impact Hub global ağı genelinde birbirimizi karşılıklı beslemeye ve desteklemeye olan bağlılığımızı vurgulamakta ve kolektif büyüme ile gelişerek dirençli bir topluluğa dönüşmemizi sembolize etmekteydi. 

Üç günlük etkinlik boyunca gerçekleştirilen çalışmaların odağında şunlar vardı:

  • Impact Hub global ağı olarak dünyadaki önemimiz, etki girişimcileri ve sosyal girişimcilerin değişen ihtiyaçları ve sunduğumuz hizmetler/destekler aracılığıyla bu ihtiyaçları karşılamak için yaratabileceğimiz değere dair anlayışımızı keşfetmek ve derinleştirmek.
  • Yerel Impact Hub’lar, küresel ağımız ve 2030 hedeflerimiz için öngördüğümüz ve gelişmekte olan pazar fırsatlarına yönelik harekete geçebilmek amacıyla Impact Hub Ağı’nın iş modelini güçlendirmek.
  • Ağ yönetişimimizin amacımıza hizmet etmesi, verimli olması, bizi desteklemesi ve gelecek hedeflerimize katkı sağlaması için küresel topluluk mekanizmalarını geliştirmek.
  • Dünyanın dört bir yanındaki yerel Impact Hub’ları güvenilir ve ilgi çekici bir ortam aracılığıyla birbirine bağlamak.

1. Gün: Entegre Ol

İlk günümüz samimi bir karşılama çemberi ile başladı. Dünyanın dört bir yanından gelen Hub temsilcileriyle selamlaşmak, her birinin getirdiği enerjiyi ve hikayeleri dinlemek harikaydı. Sesimbra’nın zengin tarihi ve kâşif Sebastião Rodrigues Soromenho’nun Amerika’ya gidip orayı memleketindeki Praia da Califórnia’ya benzeterek California adını vermesi hikayesi bizi çok etkiledi. Bu hikaye, “Entegre Ol, Yenilik Yap ve Geliş” temamız için mükemmel bir başlangıç oldu.

Impact Hub Network’ü üzerine konuşmalara daldık; rakamları, programları ve 2030 hedeflerimizi (Çeşitlilik, Eşitlik, Kapsayıcılık ve Çevresel Sürdürülebilirlik) keşfettik. ProAction Cafe/Peer-to-peer işbirliği oturumu en önemli anlardan biriydi, katılımcılar tarafından önerilmiş 21 farklı konu üzerinde gruplar halinde beyin fırtınası yaptık. Bu oturumlardan çıkan içgörüler ve enerji çok zihin açıcıydı. Günü, Impact Hub Network’ünün yönetişimine yönelik önergeler ve seçimler hakkında daha fazla bilgi edindiğimiz ve oylamanın yapıldığı olağan genel kurul ile tamamladık. 

2. Gün: Yenilik Yap

İkinci gün, yönetişim ve geleceğimizi hayal etme konusuna odaklandık. Yönetişim süreçlerimizi geliştirmek için önerileri tartıştık, çeşitli bakış açılarını entegre etmeyi ve kapasite geliştirmeyi desteklemeyi amaçladık. Güven, cesaret ve iş birliği tartışmalarımızın merkezindeydi.

Yönetici Direktörümüz Tatiana, bize önemli sorular sordu: Impact Hub Network olarak 100 milyon “Impact Makers” a nasıl katkı sağlayabiliriz? Tedarik zinciri çözümlerinin en büyük sağlayıcısı olsak ne olurdu? Doğrudan etki girişimlerine yatırım yapabilsek ne olurdu? Girişimcilerin ve KOBİ’lerin döngüsel hale gelmesine yardımcı olan sağlayıcı olsaydık ne olurdu? Bu sorular ve ilham veren diyaloglar, yerelde silolarda çalışan Impact Hub’ların ötesine geçip farklı coğrafyalarda çabaların bir araya gelerek, küresel ağın gücününün birlikte iş yapma pratiğini geliştirmeye odaklandığı fikir geliştirme oturumuna zemin hazırladı.

Daha sonra yerelin ötesinde, etki odaklı iş yapmayı teşvik etmenin farklı yollarını kolektif olarak araştırdık. World Café formatında yürütülen oturumda, ağımızdaki çeşitli zeka, bilgi ve beceri setlerini somutlaştıran network çapında geliştirilebilecek 17 yenilikçi öneri ortaya çıktı.

Günü, Pecha Kucha gecesi ile tamamladık, hikayelerimizi resimlerle paylaştık. Flor ve Henrique’nin São Paulo ve Florianópolis’teki Impact Hub’larda başlayan yolculuklarını görmek çok anlamlıydı. Gece, topluluk oluşturma oturumu ile derinleşen bağlantılarla sona erdi.

3. Gün: Geliş

Son günümüz, daha güçlü bir ağ oluşturmaya ve kolektif potansiyelimizi ortaya çıkarmaya yönelik düşünceler ve yansımaları içeriyordu.

“İnovasyonu Beslemek: Sermayeye Erişim” oturumu ile etki girişimleri ve sosyal girişimlerin sermayeye erişimini sağlayan yenilikçi yatırım modelleri, stratejileri ve girişimlerin yatırıma hazırlığı üzerine tartışıldı. “İnovasyonu Beslemek: Veriye Erişim” oturumunda ise küresel ağımızın sağlam bir altyapı ile nasıl veri odaklı bir ağa dönüşebileceği üzerine çalıştık. Günün devamında sürekli değişen bir dünyada bir ağ olarak nasıl başarılı olabileceğimizi ve karşılaşabileceğimiz zorluklar için kendimizi nasıl donatabileceğimizi konuştuk. 

Heerad Sabeti’nin ateş başı sohbetinde Impact Hub olarak içinde yer aldığımız “dördüncü sektör (for-benefit)”ün gelişmesini sağlayacak koşulların yaratılmasına ilişkin bir perspektif paylaştı. “Birlik bir slogan değil, bir stratejidir” gibi içgörüler üzerine düşünme fırsatı bulduk. 

Yerevan, São Paulo, Floripa, Porto Alegre ve Çekya’daki Impact Hub’lardan gelen iş modeli vaka çalışmaları, topluluk katılımı ve etkiyi ölçeklendirme konusunda çeşitli yaklaşımlar sundu. Üç günlük çalışmamız, taahhütlerimizi ve 2025’teki 20. yılımız için planladığımız cesur adımların bir yansıması oldu.

Büyülü Bir Kapanış

Küresel buluşma, orman temalı bir parti ile yıldızların altında ve Portekizli 4 kadın müzisyenin canlı müzik performansı eşliğinde sona erdi. Çok keyifli ve büyülü bir manzaraydı, unutulmaz bir yolculuğun mükemmel bir sonuydu.

Yolculuğun bir parçası olan herkese teşekkür ederiz. 

*Bu içerik hazırlanırken, Impact Hub’ın Network İletişim Yöneticisi Stephanie Dan-Okafor’un notlarından yararlanılmıştır. 

Impact Hub Network’ü, Dünya çapında 110’dan fazla Impact Hub’dan oluşan bir ağa sahip ve 25.000’den fazla Impact Maker ile kapsayıcı ve sürdürülebilir inovasyonu hızlandırmak için çalışıyor. Birlikte, güven, cesaret ve iş birliği üzerine kurulu olarak, pozitif değişim için bir ekosistem yaratıyoruz. Tüm Impact Hub’lar, gezegen ve insanlık için daha iyi bir gelecek hedefiyle etki odaklı çözümler üretiyor ve etki girişimciliğini geliştirecek araçlar üretiyor.

Impact Hub Network'ü keşfedin.

Yazı: Tuana Bozdemir

Social Impact Award (SIA) programında birlikte çalıştığımız Global İletişim Koordinatörü Martin, yaptığımız bir toplantıda SIA’yı özel kılanın topluluk ruhu ve birlikte deneyim yaşama hissi olduğunu söylemişti. Bunun gerçekten ne ifade ettiğini, Sırbistan’ın Novi Sad şehrinde gerçekleşen SIA Summit’e katıldığımda anladım.

SIA Türkiye programına eş koordinatör olarak ilk kez 2023 yılında dahil olduğumda, programın hem kendi profesyonel hayatımda hem de genç sosyal girişimcilerin hayatında önemli bir etki yaratacağını hissetmiştim. Keyifli ve yoğun geçen kuluçka döneminin ardından, SIA Türkiye program ekibini temsilen ben, SIA Türkiye 2023 kazananları Palgae ekibinden Sezer Enes Acar, Craft Antakya ekibinden Zeynep Ağırbaş ve İrem Çetinor, SIA Türkiye 2021 mezunumuz Corridor ekibinden Ravzanur Eker ve Atilla İnce ile SIA Summit’e katılmak için Sırbistan’ın Novi Sad kentine doğru yola çıktık. SIA Summit’e katılmadan önce, zirveyi her sene farklı bir ülkede düzenlenen, SIA’yı gerçekleştiren ülkelerden gelen sosyal girişimcilerin, mezunların ve program yürütücülerinin bir araya geldiği bir etkinlik olarak biliyordum. Ancak bu deneyim, beklentilerimin oldukça ötesine geçti.

Türkiye ekibi olarak, dünyanın ve Türkiye’nin farklı yerlerinden gelip Sırbistan’da buluştuğumuzda birbirimizi yıllardır tanıyormuşuz gibi hissettik ve bu his, zirvenin sonuna dek deneyimimizin en güzel yanlarından biri oldu. Açılış seremonisi ile başlayan Zirve, girişimciler için tasarlanmış paralel seanslar/atölyeler ile devam etti. Girişimciler, finans yönetiminden pazarlamaya, yapay zeka kullanımından liderlik yönetimine pek çok alanda atölyelere katılma fırsatı buldular. İlk günün sonunda Türkiye ekibini bekleyen güzel bir sürpriz vardı. 

Credit: Filip Bojovic and Marija Mandic

“Journey to Impact”

SIA Global tarafından düzenlenen ve SIA mezunlarının ilham veren hikayelerine odaklanan “Journey to Impact” sergisinin açılış seremonisi, ilk günün akşamı Novi Sad’da bulunan bir sanat merkezinde gerçekleştirildi. Journey to Impact sergisinde, 2021 mezunumuz Corridor’un kurucusu Ravzanur Eker’in girişimcilik hikayesi de yer alıyordu. Ravzanur’un yolculuğunun serginin bir parçası olmasının yanı sıra, serginin açılış konuşmasını da üstlenmesi Türkiye ekibi olarak Zirve’deki en unutamadığımız anlardan biri oldu. “Journey to Impact” sergisi bize bir kez daha dünyanın dört bir yanındaki girişimcilerin motivasyonları, karşılaştıkları zorluklar ve yolculukları farklı olsa da dünyayı değiştirme arzularının oldukça büyük ve tutkulu olduğunu gösterdi.

İkinci güne, Ravzanur’un “Fail101” adlı konuşması ile başladık ve Ravzanur’un bir sosyal girişimci olarak zorlu olsa da umut dolu yolculuğuna tanıklık ettik. Girişimcilerimiz, paralel seanslara ve paydaş yönetimi ve komünite yönetimine yönelik eğitimlere katılmaya devam ederken, günün ikinci yarısında bizim için oldukça farklı ve bir o kadar da etkili bir aktiviteye dahil olma fırsatı bulduk.

Credit: Filip Bojovic and Marija Mandic

“Social Innovation Safari”

“Sosyal İnovasyon Safarisi” kapsamında tüm katılımcılar, Novi Sad şehrinde bulunan altı sosyal girişim ve sivil toplum örgütünü ziyaret ederek kurumların başlangıç noktalarını, girişimcilik ve sivil toplum süreçlerine yönelik iç görülerini ve gelecek planlarını öğrenme şansı yakaladı. Kırılgan grupların istihdamına yönelik sokak gazetesi çıkaran bir sosyal girişimi ve Sırbistan’da bisiklet kullanımını desteklemek üzere çalışan bir sivil toplum örgütünü ziyaret ettikten sonra, bambaşka bir coğrafyadan gelip farklı bir ülkedeki girişimcilik ekosistemini sahada görme fırsatını elde etmenin hem girişimcilerimize hem de bana çok şey öğrettiğini söylemeliyim. Bu sayede, bir kez daha SIA’nin en güçlü yanlarından birinin global karakteri olduğunu ve sosyal girişimcilere, girişimcilik yolculuklarında bambaşka kapılar açtığını fark ettim.

Üçüncü ve son günümüzde girişimciler, ölçeklendirme, kaynak geliştirme ve iletişim stratejilerine yönelik eğitimlerini tamamladı ve kapanış seremonisi ile bu yoğun ve verimli üç günün sonuna geldik. Son gecemizde bütün katılımcılarla “Komünite Tombalası” oynadığımız eğlenceli anlardan sonra büyük bir kapanış partisi ile zirveyi noktaladık.

Credit: Filip Bojovic and Marija Mandic

18 ülkeden 140’tan fazla insanın katılımıyla; ilham verici konuşmalarla, atölyelerle ve eğitimlerle girişimcilerin kapasitelerini geliştirmeyi hedefleyen SIA Summit, bu amacını fazlasıyla yerine getirdi. Bunun yanı sıra, tıpkı Martin’in de bahsettiği gibi, SIA Summit, dünyanın dört bir yanından bir araya gelen sosyal girişimcilere deneyimlerini paylaştıkları, ortaklıklar kurdukları ve hayallerini büyüttükleri bir alan sağlayarak SIA’nın global bir program olarak gücünü bir kez daha kanıtladı.

Social Impact Award Türkiye 2024 süreci devam ediyor. Programa seçilen finalistleri öğrenmek ve programa dair tüm gelişmeleri takip etmek için turkey.socialimpactaward.net/ adresini ziyaret edebilirsiniz.

İklim krizinden toplumsal cinsiyet eşitsizliğine kadar sosyal ve çevresel problemlerin çözümüne odaklanan programlar geliştiriyoruz. Programlarımız aracılığıyla her sene fikir aşamasından ileri aşamaya kadar, ortalama 50 girişimciye iş fikirlerini başarılı kılmak için eğitim, mentorluk, finansman, iş geliştirme, görünürlük ve ağ desteği gibi çeşitli destekler veriyoruz. Başvuru süreci açık olan programlarımızı öğrenmek ve tüm programlarımız hakkında daha detaylı bilgi almak için programlar sayfamızı ziyaret edin!

Programlarımızı keşfedin.

Hazırlayan: Sima Ertem

Sevgili girişimci, girişimci adayı ya da bir şekilde yolu bu sayfaya düşen kişi…

Öncelikle iyi ki buradasınız!

Impact Hub Istanbul ekibi olarak 2016’dan beri kendi programlarımız ve ekip olarak yer aldığımız farklı ekosistem projeleri için okuduğumuz 1000’lerce başvuru; bize bir başvuruyu okunur, anlaşılır, ilgi çekici ve başarılı kılan noktalara dair bazı içgörüler sağladı.

Az sonra okuyacağınız; aşaması fark etmeksizin, özellikle sosyal inovasyon odağı barındıran girişimcilik programlarının başvurularında faydalanabileceğiniz metin de bu içgörülerden yola çıkarak hazırlandı. Önerilerimizin elden ele yayılarak, geleceğini değiştirmek için o başvuru formunun başına oturacak her bir kişiye ulaşmasını ve girişimcisinden kuluçka programı yöneticisine dek tüm ekosisteme fayda sağlamasını diliyoruz. Neden olmasın ki?

1. Jüriler hangi birinin uzmanı olsun: Genetik, algler, istihdamda cinsiyet açığı?!

Metinlerinizi okuyacak olanlar deneyimli profesyoneller olsalar da, her alana konunun asıl sahipleri sizler gibi hakim olmaları mümkün değil. Çalıştığınız alan çok spesifik bir alansa, işinizi o konuda teknik bir arka planı olmayan herhangi bir değerlendiricinin anlayacağı basitlik ve netlikte anlatmayı da becerebiliyor olmalısınız.
Tabi ki konuya dair çözümünüzü öne çıkaran, bilime sırtınızı yaslayarak çözümler üretmenizi sağlayan teknik bilgilerden, veriler ve size ait donanımlardan belli ölçüde bahsetmeyi de unutmayın. Başvurunuzda bahsedeceğiniz sorunu çözecek doğru insan olduğunuza ve uzmanlığınıza uygun bir problem üzerine çalıştığınıza bizi ikna edin.

2. Türkçe öğretmeninizi onurlandırın.

Sizin gibi çok hevesli belki yüzlerce girişimcinin başvurusu sırada bekliyor. Değerlendirici ekibin en doğru kararı vermesi için gerekli bilgileri anlaşılır şekilde sunduğunuzdan emin olmalısınız. Bunun için önerimiz, başvuru formunu ilk olarak incelemeniz, soruları başka bir yere kopyalayarak üzerinde çalışmanın ardından son halini forma geçirip tamamlayıp göndermeniz olur.
Bu noktada, günlük dilde belki de dikkat etmediğiniz dil bilgisi kurallarına uymanın da başvuruyu okuyan uzmanlar için ne kadar önemli olduğunu tahmin edemezsiniz. Başvurunun taslak metnini, dil bilgisi kurallarına hakim olduğundan emin olduğunuz bir yakınınıza okutmanız, gerekirse düzenlemeler yapmanız iyi bir fikir olabilir.

3. Chatgpt bazen de dostunuz değildir.

İşiniz için farklı kaynaklardan beslenmeniz harika, özellikle de yeni teknoloji ve araçları takip ediyor olmanız hanenize +1 puan olarak yazılabilir. Fakat chatgpt’den sizin fikrinize uyarlanmadan, üzerinde emek harcanmadan ya da düşünülmeden birebir kopyalanmış mesajları fark ettiğimizde bu durum iyi bir fikre olumsuz bakmamıza sebep oluyor. Başvuran kişilerin yazdıkları her kelime için bir ön araştırma yaptığı ve uğraş gösterdiğinden emin olmak istiyoruz çünkü girişimci ruhu biraz da budur!

4. Atalarımız ve Tarkan’ın da dediği gibi: Yalnız taştan duvar olmaz

Şu an tek kurucu olabilir, henüz ekip kuramamış olabilirsiniz. Ama durum bu bile olsa kişisel bir dilden uzak durmanızı tavsiye ediyoruz. “Yapacağım/etmeyi istiyorum” gibi kalıplar yerine “yapılacaktır/planlanmaktadır” gibi kullanımları tercih ederek bile başvurunuzda fark yaratabilirsiniz.
Girişimcilik uzun ve zorlu bir yol. Tek kişi olarak devam etmeye çalışan kurucuların sağlıklı bir hayat/iş dengesi sürdürüp aynı zamanda da işlerini büyütebildiklerini pek görmedik. Bu sebeple şimdilik yalnızsan bile, ekibini kurmak için adım atmanı öneririz. Emin ol mükemmel ekip arkadaşları orada bir yerde! Onları bulmak için de ekosistemdeki farklı etkinlikleri, girişimleri takip etmen, networking aktivitelerine katılmanı tavsiye edebiliriz.

5. Bize belgelerle gelin.

Proje alanınıza dair araştırmaları, güvenilir kaynakları inceleyin ve projenizi destekleyecek tüm veri, istatistik ve kaynakları ekleyin. Önemli noktalara vurgu yapın ve açıklarken kişisel yorumunuzdan ziyade destekleyici kanıtlar, veriler kullanın. Çalıştığınız konu hakkında araştırmalarınız, dolayısıyla kanıtlarınız olmadığı sürece, ne kadar uzun yazarsanız yazın problemin gerçekliği ya da çözümünüzün inandırıcılığı konusunda değerlendiren kişileri ikna etmeniz imkansız diyebiliriz.

6. Detaylara girmeden önce derin bir nefes alın ve kendinize sorun:

Az sonra şahit olacağımız detaylar neye hizmet ediyor? Bu bilgileri başvuruyu doldurmak için mi paylaşıyorsunuz yoksa sorulan soruya cevap olması için mi yazıyorsunuz? Başvuru değerlendirme kriterlerini dikkatle inceleyip cevaplarınızın hem ilgili soruya dair bilgi verdiğinden hem de değerlendirme kriterlerinde açıklanan başlıklara katkı sağladığına emin olun.

Çözümünüz ve etkiniz konusunda net olun. Örneklerle ifade etmek gerekirse “yaşamlara dokunuyoruz, hayatları güzelleştiriyoruz” gibi somut bir gerçeği ifade etmeyen ifadelerden uzak durun. Uzun ve çok bilgi paylaşılmış başvuru her zaman iyi başvuru değildir. Fakat odaklı, net, sadece sorulan soruya verilmiş özenle oluşturulmuş cevapları içeren başvurular iyi başvurulardır.

7. Aşk hayatınız da bizi ilgilendiriyor, belli bir noktaya kadar.

Bir girişimcilik atasözü der ki: “Çözümünüze aşık olmayın!”.
Başvurunuzun başarısını ortaya çıkaracak noktalardan bir diğeri de çözüm-problem uyumu. Çözümünüzü aktarırken, odaklandığınız ve başvurunuzda da bahsettiğiniz problemle bağlantısını kurun ve çözümün problemi nasıl ortadan kaldırabileceğini net bir şekilde anlatın. Sizce çok ilginç ve çok işlevsel görünen bir çözümünüz olabilir ama eğer üstesinden gelmeye çalıştığı problemin gerçekliği kanıtlanmamışsa ve sunduğunuz çözümle uyuşmuyorsa, girişiminizin tutunma ihtimali de çok zayıf olacaktır.

Blog’umuzda yorum bölümü bulunmuyor fakat bu yazıya dair yorumlarınızı, programlar ve başvuru süreçlerine dair sorularınız için bize her zaman [email protected] adresinden ulaşabileceğinizi unutmayın!

İklim krizinden toplumsal cinsiyet eşitsizliğine kadar sosyal ve çevresel problemlerin çözümüne odaklanan programlar geliştiriyoruz. Programlarımız aracılığıyla her sene fikir aşamasından ileri aşamaya kadar, ortalama 50 girişimciye iş fikirlerini başarılı kılmak için eğitim, mentorluk, finansman, iş geliştirme, görünürlük ve ağ desteği gibi çeşitli destekler veriyoruz. Başvuru süreci açık olan programlarımızı öğrenmek ve tüm programlarımız hakkında daha detaylı bilgi almak için programlar sayfamızı ziyaret edin!

Programlarımızı keşfedin.

Yazı: Melih Boyacı

Aileen Lee 2013’te TechCrunch’a yazdığı makalede girişimleri nitelemek için bu kelimeyi kullanana dek Unicorn’lar saflık ve zarafeti temsil ettikleri, kendi hallerindeki yaşantılarına devam ediyorlardı. Bu tarihten sonra sözcük bambaşka bir anlam kazanarak yalnızca efsanevi tek boynuzlu atları değil, teknolojiyi inovasyonla buluşturarak çok hızlı bir şekilde milyar doların üzerinde değerlemeye ulaşan girişimleri nitelemeye başladı (Lee’nin sözcükleriyle ifade etmek gerekirse, ABD merkezli, 2003 yılından bu yana kurulan ve kamu veya özel piyasa yatırımcıları tarafından 1 milyar doların üzerinde değer biçilen yazılım şirketleri). Unicornlar böylelikle bulundukları sihirli dünyadan Silikon Vadisi’ne hızlı bir iniş yapmış oldular.

Lee elbette bu terimi kullanarak bu hızla büyüyen yenilikçi teknoloji şirketlerinin ne kadar nadir olduklarının altını çizmeyi amaçlamıştı. Kendisi bu makaleyi yazdığında ortalıkta yalnızca 39 unicorn vardı. Bunlardan Facebook, en yakın takipçisi LinkedIn’in yaklaşık 4 katı değerlemeyle 122 milyar dolara ulaşarak zirveyi elinde bulunduruyordu. Bu durum Facebook’u 100 milyar üzeri değerleme konusunda zirvede yalnız bırakıyordu. Facebook’un bu başarısı, kurucusu Mark Zuckerberg’in “hızlı hareket et ve karşına çıkanı yık” (move fast and break things) sözünde vücut buluyor ve hızlı büyüyerek değer kazanmak girişim dünyasında ana hedef haline geliyordu. 

Dile kolay, Lee’nin makalesinin üzerinden tam 11 yıl, 3 dünya kupası, 6 seçim, 1 pandemi geçti. Bu süreçte, milyar dolar üzeri değerlemesi olan şirketlerin sayısı 39’dan tam 1232’ye yükseldi. Bu sıfatı hak eden şirketlerin bugünkü toplam değerleri 3.8 trilyon doların üzerine çıktı. Unicornların sayısı ve değerleri bu sürede o kadar yükseldi ki 10 ve 100 milyar doları geçen değerlemeye sahip şirketleri tanımlamak için decacorn ve hectacorn isimleri kullanılmaya başlandı. Bugün artık milyar doların üzerinde değerlemeyle yatırım alan şirketler küresel ana akım medyada haber değeri dahi taşımıyor.

 

Peki bu kadar fazla girişimin böylesine bir hızla büyümesi, girişimlerin ürettiği ürünlerin nihai kullanıcısı olan toplum için ne ifade ediyor? Bir diğer deyişle, bunca parayı unicornlara akıtmak bu parayı en verimli ve en faydalı kullanma şekli mi?

 

Bu sorulara cevap vermek için unicornların büyüme stratejilerine bakmakta fayda var. Unicorn olma iddiasını taşısın veya taşımasın, her girişim pazarda giderilmemiş bir ihtiyacı karşılamayı hedefleyen  yenilikçi bir çözümle (ürün,hizmet veya iş modeli) ortaya çıkıyor. Yapılan ilk değerlendirmelerde bu çözümün pazarda bir karşılığının olduğu doğrulandıktan sonra girişimi oluşturan ekip, çözümlerini hayata geçirmeleri için ihtiyaçları olan ilk yatırımını, yani tohum yatırımını almak için çalışmaya başlıyor. 

Artık yola koyulan girişimlerin bu aşamadan sonraki hedefleri iş modellerini ölçeklendirerek büyümek ve çözümlerini daha fazla insana ulaştırmak haline geliyor. Bu büyüme aşamasının agresifliği, unicornların ayırıcı özellikleri arasında öne çıkıyor. Risk sermayesini arkasına alarak pazar paylarını hızlı bir şekilde artırmayı, rekabetin önüne geçmeyi ve elde ettikleri avantajlı konumu gelire dönüştürmeyi amaçlayan girişimler, bunu gerçekleştirmek için büyümeyi geri kalan her şeyin önüne koyuyorlar. Girişime yatırım yapmaktaki en büyük hedefi girişimi bir an önce belirli bir finansal değere ulaştırmak olan yatırımcılar, eğer yatırım stratejisinde etki odağı bulunmuyor ise bu hedefe ulaşmak için bir dizi “yıkıcı” yol izliyorlar. Böyle bir kurguda, büyümenin önünde yer alan engellerin kırılması veya ortadan kaldırılması için bu engellerin toplum ve çevrenin refahına olan katkısı göz ardı edilebiliyor. 

Risk sermayesini arkasına alarak pazar paylarını hızlı bir şekilde artırmayı, rekabetin önüne geçmeyi ve elde ettikleri avantajlı konumu gelire dönüştürmeyi amaçlayan girişimler, bunu gerçekleştirmek için büyümeyi geri kalan her şeyin önüne koyuyorlar. Girişime yatırım yapmaktaki en büyük hedefi girişimi bir an önce belirli bir finansal değere ulaştırmak olan yatırımcılar, eğer yatırım stratejisinde etki odağı bulunmuyor ise bu hedefe ulaşmak için bir dizi “yıkıcı” yol izliyorlar.

Bu durum, söz konusu girişimlerle aramızda çelişkili bir ilişkiyi ortaya çıkarıyor. Örneğin, Uber gibi paylaşımlı yolculuk uygulamaları bir yandan nitelikli hizmet veremeyen mevcut tekelleri yerinden sarsıp bizi memnun ederken, diğer yandan kârlarını vergi cennetlerine kaydırarak, kontrat bazlı (güvencesiz) çalışma pratiklerini yaygınlaştırarak ve kriz zamanlarında alternatif çözümleri düşünmeden kitlesel işten çıkarmalar yaparak faydalarının ötesinde zarara sebep olabiliyorlar.

Benzer şekilde, pazar paylarını artırarak lider konumuna gelen unicornlar hızla tekelleşerek fiyatlarını artırabiliyor ve tüketicilerin ihtiyaçlarını olması gerekenden çok daha pahalıya ve düşük kaliteyle gidermelerine sebep olabiliyorlar. Netflix’in büyümesine paralel olarak artan fiyatları, aynısını yapabilmek için yemek dağıtım uygulamalarının yıllardır kâr etmeden büyümeye devam etmeleri, Amazon’un yıkıcı fiyatlandırma uygulamaları bu duruma bazı örnekler olarak sunulabilir.

Sonuç olarak, her şeye ve herkese rağmen büyümeyi önceliklendiren girişim anlayışı toplumların refahı ve çevrenin sağlığından çok bireysel zenginleşmeyi önceliklendiriyor. 

 

İklim bozulur, ülkeler istikrarsızlaşır ve toplumsal gelir adaletsizliği derinleşirken kırmak yerine korumayı, bozmak yerine kurmayı ve domine etmek yerine uyum içinde olmayı önceliklendiren yeni bir modele ihtiyacımız da artıyor. İşte Zebra hareketi tam da bu ihtiyacı gidermeyi amaçlıyor. 

 

2010’lu yılların sonunda unicornlara odaklanmış bir girişimcilik dünyasına tepki olarak ortaya çıkan Zebra hareketi hızlı ve agresif büyüme yerine eşitlikçi ve sürdürülebilir bir iş yapma anlayışını benimsiyor. Ortaya bir topluluk olarak çıkan Zebra hareketi, bu topluluğun sınırlarını da aşarak küresel bir harekete dönüşmüş durumda.

2010’lu yılların sonunda unicornlara odaklanmış bir girişimcilik dünyasına tepki olarak ortaya çıkan Zebra hareketi hızlı ve agresif büyüme yerine eşitlikçi ve sürdürülebilir bir iş yapma anlayışını benimsiyor. Ortaya bir topluluk olarak çıkan Zebra hareketi, bu topluluğun sınırlarını da aşarak küresel bir harekete dönüşmüş durumda.

Bir Zebra girişimin öne çıkan özelliklerini şu şekilde özetleyebiliriz:

Sürdürülebilir ve etik: Zebra şirketleri, sürdürülebilirlik ve etik iş uygulamaları ilkeleri üzerine kurulmuştur. Yapay olmayan insani sorunları çözmeyi ve toplum ile çevreye olumlu katkılarda bulunmayı hedeflerler.

Kârlılık ve sosyal etki dengesi: Yatırımcılar için hızlı büyüme ve yüksek getirilere odaklanan unicornlardan farklı olarak, zebra şirketleri kârlılıklarına ve dünya üzerindeki etkilerine odaklanmaktadırlar. Uzun ömürlü ve bağımsız olmalarını sağlamak için kârlı olmayı amaçlarlar, ancak bunu sosyal misyonları pahasına yapmazlar. IESEG School of Management’ın bu konudaki makalesine göre büyüme yerine karlılığa odaklanan girişimlerin orta ve uzun vadede salt büyümeye odaklanan girişimlere oranla hem büyümeyi hem karlılığı gerçekleştirme ihtimallerinin 2.5 kat daha yüksek olduğunu ekleyelim.

İş birliği odağı: Zebralar genellikle rekabet yerine (rekabeti tamamen dışlamadan) işbirliğine vurgu yaparlar. İşletmelerin daha geniş, tüm paydaşlara faydalı hedeflere ulaşmak için birlikte çalıştıkları ağları ve ekosistemleri desteklerler.

Çeşitlilik: Zebra hareketi ayrıca liderlik ve iş gücünde çeşitliliğin önemini vurgular, tüm iş süreçlerinde kapsayıcılığı savunur.

Jennifer Brandel, Mara Zepeda, Astrid Scholz ve Aniyia Williams tarafından kaleme alınan, Zebra Manifestosu niteliği taşıyan “Zebras Fix What Unicorns Break” (tr. Unicornların Kırdıklarını Zebralar Onarır) isimli makalenin sonunda yazarlar Zebra olmanın bazı zorluklarının altını çiziyorlar. Salt kar amacı gütmek-gütmemek ikilemine hapsolmuş geleneksel kategoriler, kurucuların kadın veya iş dünyasında daha az temsil edilen topluluklardan olmaları, konseptin görece yeni olması ve etki yatırımı olanaklarının yeni yeni şekilleniyor olması bunlardan bazıları. Ancak bunlar bizleri yıldırmamalı, ortaya çıktığından beri Zebra hareketinin ilerleyişi, gelebileceği nokta konusunda bize fikir veriyor.

Ülkemizde sürdürülebilirliği önceliklendiren, kârlılıkla sosyal etkiyi dengelemeyi amaçlayan çok sayıda girişimci kendine Zebra demese de ilkelerini sergiliyor. Bunların birçoğuyla programlarımız aracılığıyla yolumuzun kesişmesi bizim için bir şans.

 

Impact First

Impact Hub Istanbul olarak yukarıda bahsettiğimiz zorluklar içinde çeşitliliği, sürdürülebilirliği ve iş birliğini önceliklendiren girişimlerin ortaya çıkmasının ne kadar zahmetli olduğunu programlarımıza katılan girişimcilerin verdikleri mücadeleden gözlemliyoruz. Karlılığı yüksek bir iş modeli tasarlarken  yazıda bahsettiğimiz ilkeleri korumanın  zorluklarının farkındayız.

 

Bu yüzden bu yıl Impact Hub Istanbul olarak katılan her girişimcinin toplumsal ve çevresel etkiyi iş modeline entegre edebileceği, yıkıcı olmak yerine mevcut fonksiyonel sistemlerle uyum içinde çalışan modeller geliştirebileceği ve benzer değerleri savunan girişimcilerden destek alabileceği Impact First programını başlatıyoruz. Bu programla geleceğin zebra girişimcilerinin kendi işlerini geliştirip pazardaki karşılıklarını bulmalarını, doğru yöntemlere ulaşmak için en doğru uzmanlardan destek almalarını ve birbirlerinden güç alarak seslerini daha fazla insana ulaştırmalarını amaçlıyoruz.

 

Impact First’te, girişimlerin sektörlerine özel pazara çıkış stratejilerini onlarla birlikte oluşturuyor, onları stratejilerini hayata geçirmelerine yardımcı olacak partnerlerle buluşturuyor ve yatırımcılar ile uzman mentorlara erişimlerini sağlıyoruz.

Impact First için başvuru süreci 28 Nisan’a kadar açık. 

Program hakkında daha fazla bilgi ve detaylı başvuru için impactfirst.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.

Borusan Sürdürülebilir Fayda Programı katılımcılarımızdan Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı Derneği, toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı afet yönetiminde yerel kadın liderliğini güçlendirmek amaçlı “Eşitliğe Yerel Dokunuş” sloganıyla yola çıktı. Dernek, Hatay ve Maraş başta olmak üzere yerelde kadın liderlere yönelik hazırladığı program ile saha çalışmalarını ve içgörülerini Hub Blog’da paylaştı.

Afet ve kriz zamanlarında, kadınların ve çocukların temel kaynaklara ve hizmetlere erişiminin sınırlı olduğunu ve mevcut eşitsizliklerin daha da derinleştiğini biliyoruz. Kadın hakları alanında çalışan yerel ve uluslararası sivil toplum örgütlerinin de belirttiği üzere, çadırlarda ve konteyner kentlerde kalan kadınların ve çocukların güvenliğinin sağlanamadığına, şiddet, istismar ve taciz vakalarının yaşandığına ve koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerine erişimin kısıtlılığına dikkat çekilmektedir.

Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı Derneği (KAPI) olarak, afet sonrasında toparlanma ve yeniden inşa süreçlerinde ise kadınların politika, iş, sağlık, eğitim vb. gibi hayatın birçok alanında söz sahibi olmasını ve aktif rol almasını savunduğumuz kadın liderliği kavramının yayılmasından ve yerelde kadın liderliğinin güçlenmesinden yanayız. Tam da bu yüzden, afet yönetiminde daha fazla kadın lider mesajı ile “Mor Merdiven: Afette Yerel Kadın Liderliği” projesini tasarladık. Afet dönemlerinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemine dikkat çeken bu proje, Borusan Sürdürülebilir Fayda Programı kapsamında, Borusan Holding ve Impact Hub İstanbul iş birliğinde hayata geçiyor.

Mor Merdiven, yerel kadın liderliğini destekleyerek, çoklu kriz dönemlerinde kadınların ve kız çocuklarının, doğru ve güvenilir bilgilere ve kaynaklara ulaşabilmelerini güçlendirmek için çalışıyor ve temel hizmetlere erişimde karşılaştıkları sorunların azaltılması için katılımın önceliklendirilmesini savunuyor.

Afet bölgesinde yerel kadın liderler için kapasite güçlendirme çalışması kapsamında, 7 modülden oluşan bir akademi planladık. İlk etapta, Hatay’da 9 Şubat tarihinde, 42 kadının katılım sağladığı bir eğitim programı düzenledik. Bu katılımcılar arasında, muhtar ve meclis üyesi adayları, meslek örgütlerinin temsilcileri, akademisyenler, girişimciler, aktivistler ve hak temelli sivil toplum örgütlerinin temsilcileri yer aldı. 

KAPI’nın kurucu üyelerinden Hilal Dokuzcan tarafından Yerelde Kadın Liderliği, Adaylaşma Süreçleri ve Strateji Geliştirme konusu ve KAPI Yönetim Kurulu Başkanı Ayşe Kaşıkırık tarafından Afetlerde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Mahallede Eşitlik ve Hak Temelli Yaklaşım, Kadın Dostu ve Kapsayıcı Kentsel Hizmetler konuları ele alındı. Eğitimlerin ardından ise afet sonrası toparlanma sürecinde toplumsal cinsiyet eşitliği alanında kadınların karşılaştığı sorunları birlikte tartıştık ve deneyim paylaşımında bulunduk. Programın sonunda, kadınların bilgi sahibi olmasının yanı sıra kadınlar, liderlik mekanizmalarına daha çok dahil olma konusunda motive olduklarını gördük.

Hatay’daki programın devamı olarak, çevrimiçi ortamda 24-25 Şubat tarihlerinde eğitim programı, 56 kadının katılımıyla gerçekleşti. Bu eğitime, Hatay ve Maraş’tan katılımın yanı sıra, İstanbul, İzmir ve Ankara gibi büyükşehirlerden de ilgi gösterildi. Doç.Dr.Sevim Budak tarafından Afetlerde Çevre Sorunları, Dr. Ebru İnal Önal tarafından Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Odaklı Afet Politikaları, Doç. Dr. Pelin Giritlioğlu tarafından Afetler ve Kentsel Dirençlilik, Av. Beliz Özkan tarafından Afetlerde Kadınların Adalete Erişimi ve Kadına Yönelik Şiddet ve son olarak Dr.Seda Duymaz tarafından Afetler ve İnsan Hakları konulu içerikler aktarıldı.

Yerel kadın liderler için düzenlediğimiz bu akademi programı ile, hangi alandan (akademi, sivil toplum, kooperatif, vb.) geldiği fark etmeksizin kadınları afet planlamasında çözümün bir parçası olmaya teşvik etmeyi, birer lider olarak cesaretlendirmeyi ve toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifini, tüm katılımcılara kazandırmayı amaçladık.

Mor Merdiven projemizde, kapasite geliştirme programının yanı sıra, afet yönetiminde eğitim, sağlık hizmetlerine erişim, erişilebilirlik gibi farklı/öne çıkan konularda uzmanları davet ettiğimiz podcast kayıtlarımızı da tamamladık. 

Projemiz hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için @mor.merdiven.agi ve @kuresel.esitlik sosyal medya hesaplarımızı takip edebilirsiniz.      

Dernek Hakkında:

Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı Derneği, toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında ayrımcılığa maruz kalan grupların yerel mekanizmalara anlamlı katılımını ve muhtarlıklardan başlayarak eşit temsilini amaçlar. Değişen ve gelişen 21. yüzyıl koşullarında, toplumun her kesiminin daha adil ve kapsayıcı bir dünya özlemine katkı sunmayı hedefleyen çalışmalar yürütür. Dernek, farklılıkları zenginlik olarak görüp ayrımcılığa karşı çıkarken, evrensel insan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve temel hakları temel alarak eşitlik ve kapsayıcılık ilkelerini destekler. Bağımsızlık, tarafsızlık ve şeffaflık ilkelerini benimseyerek bilimsel çalışmaları teşvik eder.

Borusan Sürdürülebilir Fayda Programı katılımcılarımızdan Sağlık Hakkı Derneği, 8 Mart Kadınlar Günü için afet bölgesindeki kadınların sağlık haklarına destek olmak amacıyla bir kampanya hazırladı. Dernek, kadınların sağlık hakları konusuna yaklaşımlarını, saha çalışması deneyimlerini ve kampanyanın hikâyesini Hub Blog’da paylaştı. Sağlık Hakkı Derneği’nden:

8 Mart Kadınlar Günü’nü, kadın olmanın getirdiği fırsat eşitsizliklerini ve bunlarla nasıl mücadele edileceğini düşünmek için bir başlangıç tarihi olarak düşünebiliriz.

Biz, hayatımıza dokunan kadınlardan başlayarak içinde bulunduğumuz toplumun kadınlarını daha iyi tanımaya, onların ihtiyaçlarını anlamaya ve güçlenmelerine aracılık etmeye çalışıyoruz.

Sağlık Hakkı Derneği olarak sağlık hakkı ve sağlık hizmetlerine erişim kapsamında çalışırken hedef kitlemizdeki kadınların tümünün sağlık hakları farkındalığını geliştirmeyi ve onları haklarını savunabilecek bireyler olarak güçlendirmeyi hedefliyoruz. Bunun yanında, en çok ihtiyaç duydukları konularda sağlık okuryazarlığı becerisi geliştirmeleri için ilgili sağlık hizmetlerine erişimin önündeki bilgisizlik engelini kaldırmayı amaçlıyoruz. Kadınlarla birebir temasa geçtiğimiz saha çalışmalarımızın dışında, sosyal medya aracılığıyla kadın sağlığı alanında bilgilendirici içerikler yayınlamak ve uluslararası otoriteler tarafından kadın sağlığı alanında basılmış yayınları çevirip yaygınlaştırmak da derneğimizin yaptığı işler arasında yer alıyor.

Hiçbir ayrım yapmaksızın farklı gündemlerle her kadına ulaşmaya çalışırken, 6 Şubat depremleriyle birlikte afet bölgesindeki kadınların öngörülenden çok daha fazla eksiği olduğunu ve kapsamlı çalışmalara ihtiyaç duyduklarını tahmin ettik. Afetten sonra sahaya çıktığımızda ise ekip olarak gözlemimiz tahminlerimizi doğruladı. Alandaki sağlık hizmeti sağlayıcı kuruluşların yerle bir olduğunu ve kadınların temel ihtiyaçlarına erişimde zorlandığını gördük.

Hatay’da depremden bir ay sonra 8-15 Mart 2023 tarihleri arasında yürüttüğümüz bu saha projesinde “8 Mart Dayanışması” Kadınlar Günü kapsamında çadır kentlerde, konteyner kentlerde ve kırsal bölgelerde 3000’den fazla kadına ve çocuğa ulaştık. Bu proje kapsamında 1000 hijyen çantasını kadınlara ulaştırdık. Bugüne kadar Hatay ve Adıyaman’da doğrudan 1750 kişisel hijyen çantası ve 500 çocuk destek paketi dağıttık.

Bugün üstünden bir yıldan fazla geçmişken Hatay’a bir kez daha gitmek istedik. Borusan Sürdürülebilir Fayda Programı kapsamındaki Kadından Kadına Şifa adlı tasarladığımız bu proje ile amacımız, oradaki kadınlar için bir sağlık dayanışma ağı yaratmak, kadınların bu çemberlerde kadın sağlığı konusunu rahatça konuşmalarını, sorunlarını birbirleriyle paylaşmalarını ve bu alandaki yalnızlık zincirlerini kırmaktı. Sahaya giderken kadınların bazı ihtiyaçlarının karşılanmasında zorlandıklarının farkındaydık ama sahaya inip farklı yaşam alanlarında birçok kadının temel hijyen ürünlerine ve menstrüel ürünlere ulaşımının önündeki engellerin çok daha fazla olduğunu tespit ettik. Bu travmatik deneyim sonrası kadınların yer değiştirmek zorunda kalması, birikimlerini kaybetmesi ve bu ürünlerin yaşam alanlarına uzak alanlarda satılması başta olmak üzere birçok sebepten her kadının engeli farklı olsa da ihtiyaçlarının benzer olduğunu gözlemledik.

Sağlık okuryazarlığını artırmak ve dayanışmayı genişletmek amacıyla çıktığımız bu yolda, afet bölgesindeki kadınların travmayla başa çıkmaya çalışırken temel ihtiyaçlarının sağlanması kaygısını yaşadığını görüyoruz/biliyoruz. Bu yüzden 8 Mart’ta kadınlar için oluşturduğumuz bu projeyle hem kadınların temel ihtiyaçlarına hem de ihtiyaç duydukları konularda sağlık bilgisine erişimlerini sağlamak için bağış kampanyası ile dayanışmayı büyütmek istiyoruz. Bu bağışı, sosyal medya hesaplarımızda (Instagram @saglikhakkidernegi) paylaştığımız link üzerinden bir e-kart alarak insanların sevdiklerine armağan edecekleri şekilde kurguladık. Ayrıca doğrudan bu linki ziyaret ederek de bağış yapabilirsiniz.

Kadın sağlığına ve sağlık haklarına duyarlı her bireye önerimiz, travma yaşamış kadınların içinde bulunduğu durumu ilgili kanallardan takipte kalmaları ve dayanışma projelerine katkı sağlamalarıdır. Sağlık hakları savunuculuğu herkes içindir ve herkesin katkı sunabileceği bir alandır. Daha fazla bilgi için her zaman bizimle iletişime geçebilirsiniz.